TORUL
RESİMLER ZİGANA
ARTABEL GÖLLERİ
KARACA MAĞARASI
Osmanlılar’ın bölgenin fethini tamamlamak amacıyla
eski dönemde hizmet etmiş Hıristiyan sipahilerden nasıl yararlandığını açıklamak
istersek Trabzon sancağına ait Tapu Tahrir Defterleri’nde bu tür uygulamalara
ait kayıtların da bulunduğunu görürüz. Kaynağımız olan1486 tarihli BOAMM 828
fetihten 25 yıl sonrasına ait olduğu için fethi takip eden bir-iki nesillik
dönem için bazı ipuçları içermekle beraber burada yer alan kayıtların tamamının
değerlendirilmesi daha uzun süreli ve geniş kapsamlı bir çalışma ile mümkündür.
Bu çalışmamızda sadece Torul bölgesinin kayıtlarını inceleyerek tüm Trabzon
Sancağı’ndaki uygulamaya açıklık getirmeye çalışacağız
Trabzon Sancağı’na ait
defterler üzerinde çalışanların fark edeceği gibi Torul, Trabzon’un diğer
bölgelerine göre özel bir durum arz etmektedir. Torul’u Trabzon’a bağlı diğer
bölgelerden farklı kılan en önemli neden hiç şüphesiz fethi ile ilgilidir
İbn Kemal, Solak-zâde ve Hoca
Sadettin Efendi’nin Osmanlı kroniklerinde Torul’un1479 yılında fethedildiği
belirtilmektedir. Bu tarih, Trabzon’un fethinden 18 yıl sonrası, elimizdeki en
eski tapu Tahrir Defteri olan BOAMM 828 ‘in ise 7 yıl öncesidir. Bu durum 1486
tarihli BOAMM 828’deki kayıtların konumuz bakımından önemini artırdığı gibi bu
kayıtlardan ve diğer kaynaklarda yer alan bilgilerden hareketle Osmanlı
kroniklerinde yer alan bilgileri de yeniden değerlendirmemize imkan tanımaktadır
Solak-zâde ve Tacü’t-Tevarih’te ismi belirtilmeyen Torul Hakimi’nin Uzun
Hasan’la ayakdaş olduğu belirtilerek Fatih’in gönderdiği Hükm-i hümayunla Rum
Valisi olan büyük oğlu II. Bayezit’in harekete geçtiği, vezirleri Rakkas Sinan
Bey serdarlığındaki kuvvetleri Torul üzerine gönderdiği anlatılır. Torul Beyi
gelen kuvvetlerle baş edemeyeceğini anlayıp, Erzincan taraflarına kaçarak
bölgeyi terk etmiş ve böylece Torul fethedilmişti. İbn Kemal ise biraz daha
farklı anlatır
İran’dan gelen kervanların Torul bölgesinde soyulması üzerine Rum Valisi
Bayezit’ın, babasına bölgedeki durumu bildirerek icazet aldıktan sonra, Hızır
Paşa oğlu Mehmet Paşa serdarlığındaki kuvvetlerle Torul üzerine gittiğini,
kaleyi kuşattığını ve civarda bulunan iki kale ile birlikte fethettiğini yazar.
İbn Kemal’in bu kaydına rağmen Torul’un Rakkas Sinan Bey tarafından fethedildiği
hususu daha yaygın bir kabul görür
Konu Osmanlı kroniklerinde bu
şekilde geçmesine rağmen Torul’un fethi tam açıklığa kavuşmuş değildir. Zira
Tapu Tahrir Defterlerindeki bazı kayıtlar bize Torul için verilen fetih tarihini
sorgulamamızı gerektirirBOAMM 828’de Torul Nahiyesi başlığı altındaki kayıtları
genel olarak değerlendirdiğimiz zaman Torul zaimi Yusuf ve Torul Seraskeri
Sofyalı İsmail’in dışındaki 20 timarı Hıristiyan sipahilerin tasarruf etmekte
olduklarını görürüz.4 timar 2’şer sipahi tarafından ortak ,diğerleri birer
sipahi tarafından olmak üzere toplam 24 sipahi tarafından tasarruf edilen Torul
timarlarından 14 timarı tasarruf eden16Hıristiyan sipahinin‘kadimden Torul
kafirlerinden bunlardan 10 tanesinin geri gelip, af dileyerek Osmanlı’ya
sığındıkları (İstim aletle geldikleri ) kaydedilmektedir.Çoğu az gelirleri olan
küçük timarlardan 4 timar da Hıristiyan sipahilere çevreden köylü toplayıp
timara kaydetme görevi için ‘şenlendirmeğe mültezim’ olarak verilmiştir. Bütün
bunlar bize BOAMM 828tahririnin yapılmasından önce bölgede geniş boyutlu bir
kargaşalıktan sonra ortalığın yatıştırıldığını ve düzenin yeniden kurulmaya
bölgenin canlandırılmaya çalışıldığını düşündürmektedir
Torul’un fethinden 7 yıl sonrasına
ait olan BOAMM 828’de toplam 207 kadar timardan21’inin Torul’un eski beyleri(
kadimden Torul kafirleri)’ne ait olması Osmanlıların bir huzursuzluk yaşanmış
olan bölgeyi tıpkı Arnavutluk’ ta yaşanan daha büyük boyutlardaki isyanları
bastırmak için uygulanan metotlarla kontrol altına almaya çalıştığını gösterir.
Olayları defterlerdeki kayıtlardan izlemeye çalıştığımız zaman Akçaabat
Nahiyesi timarları arasında yer alan ve Sıdıksa köyü ile Makruyalu da gelirleri
bulunan Merne’ye ait timar kaydı bizim için aydınlatıcı olmaktadır.”Timar-i
Merne nam zimmi ki Torul Kal’asını ol virmiş” şeklindeki kayıt Torul kalesinin,
Osmanlı kuvvetlerine bizzat komutanı tarafından teslim edildiğini ve buna
karşılık devletin hizmetine giren bu şahsa oldukça iyi gelirli bir timar
verildiğini göstermektedir
|